Kadinlar erkeklere göre ekonomik, sosyal ve siyasal alanlardaki esitlik açisindan daha dezavantajlidir. Bütçe programlarinda ve politikalarindaki cinsiyet hususlarini da içeren parametrelerin altinda yatan neden budur. Cinsiyete duyarli bütçeleme deneyimi bütçeye ayrintili bir sekilde cinsiyet ayirimi gözeterek bakmaktadir. Bu anlayista kadin ve erkekler arasinda ayrimciligin ortadan kaldirilmasina yönelik olarak devlet bütçeleri önemli fonksiyonlar üstlenmektedir. Süreçte daha basarili olmak için, politika çikarimlarindan somut gelismeler elde edilmesi yoluyla cinsiyete duyarli bütçeleme sürecinin içine entegre edilmelidir. Günümüzde cinsiyete duyarli bütçeler dünyadaki birçok ülkede uygulanmaya çalisilmaktadir.

Sosyal medya; kullanicilarin kendilerini ifade ettikleri ve diger kullanicilar ile baglantida kaldiklari yeni bir sanal alandir. Internetle birlikte gündelik hayatimiza giren sosyal medya her geçen gün önemini daha çok hissettirmektedir. Sosyal medya, insanlarla kurdugumuz iletisimde de büyük paya sahiptir. Dolayisiyla örgüt içi iletisim açisindan da incelenmesi gereken bir olgu olarak düsünülebilir. Bu çalismanin amaci sosyal medyanin örgüt içi iletisimdeki rolünü incelemektir. Çalismada örgütsel iletisimde sosyal medyanin ne kadar etkili olup olmadigi ele alinmistir. Arastirmanin evrenini Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesindeki farkli alanlardan dört fakültede çalisan akademik ve idari personel olusturmaktadir. Herhangi bir örneklem seçimi yapilmamis ve bütün çalisanlara anket dagitilmis ve çalisanlardan analize elverisli 276 anket toplanmistir. Yapilan analizlerin sonuçlarina göre çalisanlarin en fazla Facebook ve Twettir kullandiklari, sosyal medyayi örgüt içi iletisim araci olarak düsündükleri, sosyal medyayi biçimsel iletisim ve sanal iletisim araci olarak düsündükleri bulunmustur.

Bu makalenin konusu Hz. Peygamber’in Kur’an’i tefsir etme sekilleridir. Kur’an’in Hz. Peygambere nazil olmasi ve Kur’an’i açiklamak için bizzat Allah tarafindan görevlendirilmis olamsi onun tefsirini önemli kilmaktadir. Hz. Peygamber Kur’an’i farkli sekillerde tefsir etmistir. Bazen bir âyeti komple açiklarken bazen de içerisinden bir kelimeyi açiklamistir. Bazen söyledigi bir seyi âyetle delillendirirken bazen de fiilî olarak açiklamistir. Bazen âyetlerdeki müpem (kapali) ifadeleri açiklarken bazen de genel hüküm ifade eden âyetleri tahsis etmistir.

Türkistan cografyasinda yasayan Türk topluluklarin modernlesmesinde, dönemin tabiriyle Rusya Müslümanlari arasinda ortaya çikip, gelisen Ceditçilik hareketi büyük öneme sahiptir. Ceditçilik düsüncesinin mimari olan Ceditçiler, Idil – Ural bölgesinde bulunan Kazan ve Ufa sehirlerini kendilerine merkez yapmislardir. Bu sehirlerde ortaya çikan yenilesme hareketlerini Türkistan aydinlari, öncelikle çesitli süreli yayinlardan ve Türkistan’a gelen Tatarlardan ögrenmislerdir. Kisa süre sonra ise Ceditçiligin merkezi olan Idil – Ural bölgesine giderek, buralardaki medreselerde egitim almislardir. Tabi ki belirtilen bölgenin, dönemin ilim ve kültür merkezi olmasi ve bütün Islam alemi ile baglanti kurulabilmesi etkili olmustur. Ayrica batidaki gelismelerin buradan takip edilebilme imkani baska önemli sebeplerdendir. Kazak ve Kirgizlarin yasadiklari bölgelerde, egitim konusunda Ufa ve Kazan sehirlerine göre imkanlarin azligi Türkistanlilari bu sehirlere yönlendirmistir. Cedit mektep ve medreselerinin basarilari, medreselerin modern müfredati ve kisa sürede dönemin sartlarina göre iyi bir egitim alinabilmesi gibi sebepler, diger Türk topluluklarini buralara çekmistir. Tabi ki Kirgiz gençleri de bu sehirlere gelip egitim almislar, dünyada meydana gelen degisimleri takip etmeye çalismislardir. Bu sebeple Kazan ve Ufa sehirleri bir çok konuda Türkistan’i etkilemistir. Bu etkilenmeye dahil konulardan biri de matbuattir. XX. Yüzyilin basina denk gelen matbuat alanindaki gelismeler, Kirgiz kültürel gelisimi ve modernlesmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu durumun temelinde ise Kirgiz matbuatinin ilk ürünlerinin Kazan ve Ufa’da yayinlanmis olmasi bulunmaktadir.

Demokratik siyasal katilim her seyden önce bilgilenmis yurttasligi gerektirmektedir. Bu nedenle her yurttas medyanin enformasyon, fikir, yorum ve tartisma islevine bagimlidir. Genis kitleler göz önüne alindiginda, gündelik hayatimizin ayrilmaz bir parçasi olan televizyon, enformasyon iletme sorumlulugu baglaminda en fazla sorumlu tutulan kitle iletisim aracidir. Ancak televizyonun sundugu yogun enformasyon akisi içinde biçim çogu zaman içerigin önüne geçmis ve kamusal meselelere iliskin duyarlilik tartisma programlarina tasinmistir. Bu programlar, toplumsal sorunlara ayrilmis özerk bir alan izlenimi yaratmakta ve elestirel bilinci besleyecek tartismalara açilim sunmaktadir. Bu yazida, televizyon tartisma programlarinin, farkli görüslerin bulusabilecegi bir diyalog mekâni olabilirligi irdelenmekte; buradan hareketle, etiko-politik bir sorumlulugu iletisimin/diyalogun özgürlesimi dolayiminda yapan yaklasimlar üzerinde durulmakta ve çogulcu bir medya ortamina zemin olusturan ‘diyalog etigi’ tartisilmaktadir.

Bu çalismayi yapmanin amaci, Türkiye açisindan 2009:1-2015:3 dönemine ait döviz kuru, tüketici fiyatlari endeksi (TÜFE) ve Borsa Istanbul Bankacilik Endeksi (XBANK) degiskenleri için ilgili verileri kullanarak BIST Bankacilik Endeksi açisindan enflasyon ve döviz hareketlerinin etkisini ekonometrik açidan incelemektir. Bu amaçla çalisma kapsaminda Johansen Es bütünlesme Testi ve Granger Nedensellik Testi uygulanmistir. Çalismadan elde dilen sonuçlara göre analizi yapilan dönemde Borsa Istanbul Bankacilik Endeksi (XBANK) açisindan enflasyon ve döviz kurlarinin %5 anlamlilik düzeyinde anlamli bir etkisi olmadigi sonucuna ulasilmistir. Ancak sonuçlar %10 anlamlilik düzeyinde degerlendirildiginde Bankacilik Endeksinden Döviz Kuruna dogru tek yönlü bir iliski bulundugu tespit edilmistir.

The state and power with government units play an important role in the politogenesis defining process. In the science of history there is no exact notion about the Kirghiz state political power system. If some scholars call the country of the Kirghiz a state, the others give the name of khanate. In this paper the Kirghiz Khaganate power structure has been investigated along with the analysis of the government power apparatus. The khanate power structure was considered to be typical for the political system of the Central Asian ethnos. From this perspective the Kirghiz mastered the Khaganate power. At the same time we notice that the Kirghiz Khaganate power structure was formed by analogy with the Chinese Tan dynasty government system. According to the complicated characteristics of the Kirghiz state power system the politogenesis process was concluded with the Khaganate power.

Çarlik Rusyasi zamaninda Orta Asya Türk tarihi hakkinda arastirma yapan önemli bilim adamlari yetismistir. Bu arastirmacilardan biri süphesiz doktor Nikolay Lvoviç Zeland’dir. Gitmis oldugu bütün cografyalarda doktorluk meslegini icra eden Zeland, Kirgizlar ve Dogu Türkistan Türkleri hakkinda yapmis oldugu çalismalarla Orta Asya Türk tarihine katkida bulunan iyi bir arastirmaci, antropolog ve etnograf oldugunu açikça kanitlamaktadir. Bu makalede, Rus arastirmaci Doktor Nikolay Lvoviç Zeland’in hayati ve eserlerinin yani sira, 19. yüzyilin son çeyreginde Rusça yazmis oldugu Kasgariya i Perevali Tiyansanya adli eserinden faydalanmak suretiyle Dogu Türkistan bölgesi hakkinda siyasi, askeri, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda bilgiler vermeye çalisilarak bu alandaki çalismalara katkida bulunulmaya çalisilmistir.

Iskolizm kavrami, kisinin içten gelen bir zorlama ile asiri çalisma istegi seklinde tanimlanan bir bagimliliktir. Bütün bagimliliklar gibi bireyin sagligi ve sosyal iliskileri açisindan negatif sonuçlar dogurmaktadir. Bu sebeple literatürde iskolizmin nedenleri, sonuçlari ve iliskili oldugu kavramlar çesitli arastirmalara konu olmustur. Iskolizmin iliskilendirildigi kavramlardan biri de kisilik özellikleri olup, bu konu özellikle Türkiye literatüründe henüz tatmin edici doygunluga ulasamamistir. Bu arastirmanin amaci iskolizm ile kisilik özellikleri arasindaki iliskiyi kamu çalisanlari üzerinde incelemektir. Bu sebeple Isparta ilinde çesitli meslek gruplarindan 157 kamu çalisanina anket uygulanmistir. Arastirma sonucunda kisilik özelliklerinden sorumluluk ile asiri çalisma ve kompulsif çalisma ve dolayisiyla iskolizm arasinda pozitif anlamli iliski tespit edilmistir. Ayrica duygusal denge ile asiri çalisma arasinda da negatif yönlü anlamli iliski bulunmustur.

Yozgat Iç Anadolu Bölgesinin Orta Kizilirmak bölümünde yer almaktadir. Dogusunda Sivas, güneyinde Kayseri ve Nevsehir, Batisinda Ankara ve Kirsehir, Kuzeyinde ise Çorum, Amasya ve Tokat illeri bulunmaktadir. Milli mücadele döneminde Yozgat isgale ugramamistir ve herhangi bir isgal tehdidi altinda bulunmamistir. Milli faaliyetlere ise Sivas Kongresi ile katilmaya baslamistir. Ancak Yozgat halki milli mücadelenin ilk yillarinda meydana gelen isyanlar nedeniyle sikintili günler yasamistir. Bu isyanlar sirasinda asayis bozulmus, hirsizlik ve adam öldürme gibi suçlar artmistir. Yozgat’in köklü ailelerinden olan Çapanogullarinin bazi ileri gelenleri milli mücadelenin gereklerini anlayamamistir. Istanbul Hükümeti tarafinda yer alarak isyan etmislerdir. Bunun üzerine Ankara Hükümeti bölgeye Çerkez Ethem Bey komutasindaki Kuva-yi Seyyare (Seyyar Kuvvetler) birliklerini sevk etmistir. Isyan kanli bir biçimde bastirilmistir. Çapanogullarindan isyan edenler dagitilmistir. Daha sonradan çikan bazi yerel olaylarda milli kuvvetler tarafindan bastirilmistir. Suçlular ise cezalandirilmislardir. Bu çalismanin amaci, Yozgat ilinin milli mücadele dönemindeki konumunu degerlendirmektir. Çalisma yöntemsel açidan bahsedilen dönemle ilgili literatür taramasini esas almaktadir.

Rekabetin yogun ve hizli olarak yasandigi günümüzde, küresel rekabet ortaminda isletmelerin varliklarini devam ettirebilmeleri ve büyüyebilmelerinde etkin rol oynayan faktörlerin basinda son ürünün sunuldugu müsterinin memnun edilmesidir. Günümüzde müsteri, isletmenin en degerli varlik sebebi olmustur. Isletmeler yeni müsteri kazanabilmek veya sahip oldugu müsterilerin devamliligini saglamak için degisik yöntemler aramaktadirlar. Bu baglamda müsteri memnuniyetine etki eden faktörlerin belirlenmesi, isletmeler açisindan büyük bir rekabet avantaji sagladigindan bu arastirmaya gerek duyulmustur. Isletmelerin müsteri istek ve beklentilerini en yüksek düzeyde karsilamasi, hem tutundurmasini hem de karlilik oranini arttiracaktir. Bu çalismanin amaci, otomobil sahiplerinin bakim ve onarim için hizmet aldiklari servislerden ne derece memnun olduklarini, müsterilerin özel veya yetkili servis tercihlerini etkileyen faktörleri belirlemektir. Arastirma örneklemini Diyarbakir ilinde otomobil servis hizmetlerinden yararlanan yaklasik 200 müsteri olusturmaktadir. Arastirma yüz yüze anket yöntemi ile yapilmis ve elde edilen veriler SPSS 18 programina aktarilarak önce frekans ve yüzde hesaplari, sonra t-testi ve f testi yapilarak elde edilen sonuçlar ayrintili olarak yorumlanmis ve konuyla ilgili öneriler gelistirilmistir.

Sözlü kültürün en önemli örneklerinden kabul edilen destanlar, ortak bir tarihle birlikte bir ulusun olusmasinda, ulusal kimligin biçimlenmesinde, sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasal islevleri yerine getirdikleri için, son zamanlarda siyasal iletisimin en önemli konulari arasinda kabul edilmis, semiyolojik açidan incelenmeye baslanmis, ulusal bag ve örgülerin siklasmasinda, kimi zamanda da bir ulus yaratmada genis ölçüde yararlanma yolunda hayli yol alinmistir. Dünyanin en uzun destanlarindan biri olarak kabul edilen “ Manas Destani” yalniz Kirgiz Türklerinin degil, Tüm Türk Dünyasinin ulusal bilinç olusumuna zemin hazirlamasi bakimindan ortak ögeler tasimaktadir. Bu makalede siyasal iletisimin teknik ve metotlari kullanilarak bu ortak ögelerin harekete geçirilebilecegi tartismaya açilmaktadir.

Turizm endüstrisi, dünyanin bir çok ülkesinde ekonomik ve sosyal etkilerinin çok yogun yasandigi bir endüstridir. Her yil yaklasik bir milyar civarinda insanin turizm hareketliligine katilim sagladigi ve yaklasik bir trilyon dolarlik etkinligin gerçeklestigi turizm endüstrisi küresel ekonominin önemli bir parçasidir. Günümüzde bu kadar büyük yogunlugun yasandigi turizm endüstrisinde sürdürülebilir olmak önem arz etmektedir. Sürdürülebilir olmayan turizm faaliyetlerinin uzun süreli olmayacagi muhakkaktir. Turizm endüstrisinin sürekliligi turizm amaçli kullanilan kaynaklarin korunmasi ve uygun kullanilmasina bagli olacaktir. Turizm endüstrisinde faaliyet gösteren turizm isletmelerinin; koruma-kullanma dengesini çok iyi gözeterek tüketicilerin beklentilerine uygun, topluma ve çevreye duyarli ürünler üretip hizmet vermesi, hem turizm kaynaklarinin korunmasina hem de tüketici nezdinde iyi bir imaj olusmasina imkan taniyacaktir. Bu çalismada, önemli bir sektör olan turizm sektörünün sürdürülebilirliginde, sektördeki tüm taraflarin ve halkin bilinçlendirilmesinde halkla iliskiler çalismalarinin gerekliligi ve ehemmiyeti üzerinde durulacaktir.

u çalismada, Kur’an’i anlamaya yönelik olarak sergilenen temel iki yaklasim biçiminin sosyal degismeye uyum açisindan islevselligi üzerinde durulmaktadir. Sosyal degismeye uyumda diyalojik iliski önem arz etmektedir; aksi takdirde etkilesim mümkün olmaz. Bu nedenle literal yaklasim dinin nesnel/öz halinin tespitinde önemli islevsellik sergilemektedir. Degisime uyumda ayni derecede önemli islevselligi ise kültürel okuma biçimi sergilemektedir. Bu durumda literal yaklasim dinin köklere bakan yönünü temsil ederken, kültürel yaklasim da onun gelecege açilan dal ve yapraklarini temsil etmis olmaktadir.

Bu makalede Ibnü’l-Arabî’nin marifet teorisinin genel çerçevesi içerisinde aklin yeri ve önemine dikkat çekmeye çalistik. Ibnü’l-Arabî, akil vasitasiyla Allah hakkinda bilgiye ulasmayi bütünüyle reddetmez, fakat marifet teorisi bakimindan akli sinirli bir bilgi kaynagi olarak görür. Ibnü’lArabî’ye göre akil, Allah’i sadece soyut, selbî yolla idrak edebilir ve Allah’i tasvir etmekten de acizdir. Böyle olmakla beraber akil, her hangi bir siniri olmayan muazzam bir güçtür, sinirsiz bir sekilde vahiy ve ilhamlari alip kabul eder. Sayet biz akli, fikir yetisinin kisitlamasindan kurtaracak olursak o, yeni bir bilgi kaynagi aramak üzere yönünü baska tarafa çevirecek ve bilgi kaynagi olarak bunun yerine onu seçecektir. Kisaca, aklin fikir yetisi bakimindan uymak zorunda oldugu sinirlari vardir, kabul edici yönü îtibâriyla degil.

Maveraunnehir bölgesinde gelisen Islami kültür havzasi, Kirgiz dini kültürünü de beslemis, onlarin Orta Asya Sünni-Hanefi Islami anlayisinin bir parçasi olmasini saglamistir. Sovyetler Birligi dönemindeki ateist baskilar toplumdaki dini bilgi ve mefkureyi ciddi ölçüde zaafa ugratmistir. Bundan sonraki toparlanma çalismalarinda çok yönlü müdahalelere mazur kaldilar. Dis kaynakli dini etki gruplarinin dini alani yönlendirme çalismalari, yerel geleneksel yapinin koruma refleksi ile karsilandi. Bu refleks ülkenin dis kaynakli en yaygin ve güçlü dini etki gurubu olan Teblig Cemaatinin yerellesmesini saglamistir. Ayni refleks Müslüman olmayan misyonerlik amaçli dini gruplarin etkisizlesmesini saglamistir. Kirgizistan’da ciddi bir dindarlasma süreci yasanirken bu süreçte dini anlayisi besleyen en önemli iki mekanizmadan biri medreseler digeri de Cami merkezli çalismalar yapan Teblig Cemaatidir. Her iki mekanizma da Sünni-Hanefi-Matüridi bir anlayis yönünde faaliyet göstermektedir. Devletin laiklik tavrinin, dini alanin disinda kalmak olarak ortaya çikmasi, ülkenin en önemli din egitimi kurumlari olan medreselerin özel alanda kalmasini saglamakta bunlarin devlet kurumu olarak ulusal egitim sistemin içine alinmasini önlemektedir. Bununla beraber Ilahiyat Fakültelerinin standartlari devlet tarafindan onaylanarak egitim sistemi içine alinmistir. Bu kurumlarin mensuplari ile medrese mensuplari dini egitim kurumlarinin Devlet bünyesine alinarak din egitiminin ulusal egitim sistemi içinde yer almasi talebini dillendirmektedirler. Kirgizistan’daki dini hayatin gelecegini bu konudaki gelismeler belirleyecektir.

Bu çalismada Kirgizistan ve Kazakistan’da döviz kuru, ithalat, ihracat ve GSYIH iliskileri ARDL koentegrasyon testi yaklasimiyla incelenerek iki ülke arasinda mukayeseli analiz yapilmasi amaçlanmistir. Analiz sonuçlarina göre, Kirgizistan’da hem kisa hem uzun dönemde dis ticaretin ekonomik büyümeyi olumlu etkiledigi; Kazakistan’da ise büyümede ithalatin daha büyük rolünün oldugu ortaya çikmistir. Ayrica, Kirgizistan’in ihracati kisa dönemde GSYIH ile ithalattan etkilenirken, uzun dönemde reeksportun öneminin arttigi görülmüstür. Son olarak, döviz kurundaki degismelerin Kirgizistan’da belirsizlikleri artirarak kisa dönemde ekonomik büyümeyi olumsuz etkiledigi; Kazakistan’da ise devalüasyonlarin hem kisa hem de uzun dönemde ithalati caydirdigi tespit edilmistir.

Bu çalismanin amaci; Türk Dünyasi içerisinde gida güvenligini saglamak için, ortak tarim politikalarinin gelistirilebilirligini ve projeksiyonlarini arastirmaktir. Dünyada ekonomik problemler içerisinde gida güvenligi ve gelir yetersizligi oldukça önemli bir yer tutmaktadir. Gida güvenliginin saglanmasinin temelinde ülkelerin ayri, ayri uyguladiklari tarim politikalari yer almakta, bu durum ise göreceli üstünlük yapisi ile çelismekte ve verimsizlikler ortaya çikarmaktadir. Türk Dünyasinin gida güvenliginin saglanmasi için ortak tarim politikalarinin gelistirilmesi oldukça önemlidir. Türk Dünyasinin ortak tarim politikalari hazirlanirken diger ülkelerin benzer tecrübelerinden faydalanilmasi oldukça mantikli olacaktir. Buna bagli olarak Avrupa Birligi’nin (AB) Ortak Tarim Politikasi (OTP) çalismamizda arastirilacak ve Türk Dünyasi Ortak Tarim Politikasina nasil bir yarar saglayabilecegi konusunda fikirler sunacaktir.

The aim of this study was to investigate the effect of classroom climate on students’ success. Teacher support, involment, affiliation, order&organisation, competition, rule clarity in the classroom affect the success of students in accordance with this main aim. This research has analyzed the effect of classroom climate on success in terms of secondary school they graduated from. This study has been realized on scanning way via quantitative method. The fourth grade students of primary education department from faculties of education at fourteen universities constitute the total field of survey. 788 students have taken place in the survey. The data collection of survey is “the Scale of the Effect of Classroom climate on Success”. This data collection tool has been developed by Moss and Trickett (1974) and adapted to Turkish by Kisakürek (1985). The researcher has rearranged it by scanning the field. In the survey the secondary schools they graduated from have been studied with t-test. In accordance with the findings, Graduates of Anatolian Teachers High School, compared to graduates of other schools, consider “teacher support”, “involvement”, “affiliation”, “order & organization” as more significant. Students’ views about “competition” and “rule clarity” have no significant differences in accordance with school types they graduated. Consequently, classroom climate is affected by many variants, so in education programmes the effect of every variant (sex, demographic specifications of students, the attitude of academics, formal and informal demands of students, the location of the institution) should be considered in the applications concerning classroom climate. In addition, the importance of subdimensions of classroom climate especially affiliation and rules should be asserted. While designing and developing educational programmes, learning-teaching atmosphere, relations in the classroom ambient, task oriantation, innovation and rules briefly, the quality of atmosphere should be heeded as much as content and method.

Bu çalisma, çocukta yaraticilik ve yaratici çocuk etkinliklerinin Ondokuz Mayis Üniversitesi Egitim Fakültesi Ilkögretim Bölümü Okul Öncesi Ana Bilim Dalinda 3.yariyil okutulan “Yaraticilik ve Gelistirilmesi” dersinde ögrencilere olan etkisini belirlemek amaciyla yapilmistir. Bölümde ögrenim gören 72 ögrenci 38 kisilik 2 gruba ayrilarak uygulanmistir. Derse baslanmadan önce ögrencilere ön test sinavi yapilmistir. Arastirmada yaraticilik ve yaratici çocuk etkinliklerinin uygulandigi deney grubu ile konu merkezli yaklasimin kullanildigi kontrol gruplari arasinda anlamli bir farklilik olup olmadigi arastirilmistir. Ön-test ve son-test arasindaki farkliligin anlamliligi T-testi ile analiz edilmistir. Arastirmada öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanilmistir. Arastirma sonucunda elde edilen bulgularda, deney grubunun son test sonuçlarinin kontrol grubundan daha yüksek oldugu bulunmustur. ( p<0.05). Yaratici çocuk etkinliklerinin çocuklarin kavrama, merak etme ve kesfetme becerilerini gelistirilecegi beklenmektedir.

Aniden geliserek insan yasaminda önemli bir dönüm noktasi olusturan afetler, geçmisten günümüze pek çok arastirmaya konu olmustur. Bu arastirmalar afet odakli sosyal hizmetlerin gerek Avrupa ülkelerinde, gerekse de Türkiye’de hizla yayginlastigina isaret etmektedir. Bu kapsamda afet odakli sosyal hizmetler, kurumsal yapilanma, hizmetlerin içerigi ve uygulanmasi vb. açilardan benzerlik göstermektedir. Buna karsin bütüncül sosyal hizmet anlayisi içerisinde, afet odakli manevî sosyal hizmet konusu gündeme geldiginde, bazi farkliliklarla karsilasilmaktadir. Sosyo-kültürel yapi, dinler ve(ya) inanç sistemleri arasindaki fakliliklar bu degisimin olusumundaki en önemli sebeplerdir. Farkliliklar her durumda mevcut olsada, önemli olan afet gibi acil müdahale gerektiren durumlar için her ülkenin kendine özgü uygulamalara ihtiyaç duydugudur. Bu bakis açisindan hareketle bu çalismada öncelikle Avrupa ülkelerinden Almanya ve Ingiltere’de afet sürecinde uygulanan manevi sosyal hizmetlerin organizasyonel yapisi, içerigi ve temel özellikleri açiklanmaktadir. Bu çerçevede Türkiye için kurumsal olarak Almanya’ya benzer, uygulama bakimindan özgün, dini yapinin esas alindigi, afet temelli manevî sosyal hizmet modelinin sunumu amaçlanmaktadir. Türkiye için önerilen bu modelin, kurumsal bir boyut kazanmasi, yayginlastirilmasi ve en önemlisi pratikte fayda saglamasi hedeflenmektedir.